’Gerçek yaşam hikayelerden esinlenir,’’ derler. Yaşam hikayelerden esinlenir ama hikayeler gerçek yaşamın sınırlarını parçalar insana dair olanla yoluna devam eder. İnsanın en derinine iner ve insana dair olup da onun yaşamında olamayacak büyüklükteki korkularını, acılarını ve arzularını hazmedilir bir yapıda insana sunar. İnsan hikayeler yoluyla kendi bilinçaltıyla hazmedilir bir şekilde yüzleşir. Aristo, ‘hikayeler korkutur, acıtır, acıma hissi verir ve sonrasında arındırır’ der. Nietzsche de bu anlamda hikayelerin irrasyönel bir gerçeği ifade ederken hayatın aşırı rasyönel yaklaşımına karşı bir denge unsuru …
Auteur: Muzaffer Yanık
Plato şiir sanatını pek ciddiye almaz, çünkü ona göre şiir gerçeğin gölgesiyle oynar ve yalnızca hayal gücünü geliştirir. Bunun yanında felsefe gerçeği argümanlarda keşfetme peşindedir. Filosof Theo de Boer ve Trouw Gazetesi köşe yazarlarindan Peter Henk Steenhuis şiir hakkında düşünceler isimli bir kitap yazmışlardı. Kitap bu iki arkadaşın şiir sanatıyla alakalı olarak muhtelif zamanlarda resmi veya resmi olmayan ortamlarda aralarında yapmış oldukları konuşmaların bir derlemesi niteliğindedir. Kitabı henüz okumadım ama kitapla ilgili Felsefe Magazin dergisinde yayınlanan bir yazı dikkatimi çekmişti. …
Avrupa’daki aydınlanma hareketini bilmeyen yoktur. 1650 – 1800 yılları arasında başlayıp, gelişip ve olgunlaşan bir harekettir. René Descartes, Baruch Spinoza, Rousseau, Montesquieu, Voltaire, Diderot ve Adam Smith aydınlanma hareketi kapsamında anılan ve tanınan isimlerdir. Aklın merkeze oturtulduğu, eğitimde ve bilimdeki gelişmelerin yanı sıra sosyal reformların hız kazandığı bir dönemdir. Bu dönemin en belirgin özelliği şüphesiz akılcılık kavramının gelişmenin motoru konumuna getirilmesidir. Bence, Avrupa’daki bu değişimi gerçekleştiren entelektüellerin yaptıkları en önemli olaylardan birisi dini kilisenin elinden alıp, bütün sömürücü hurafelerden arındırdıktan …
De verkiezingen in Nederland naderen. Het is niet alleen de gemeenteraadsverkiezingen maar ook een referendum over de wet veiligheid. Ik word altijd onrustig wanneer de verkiezingscampagnes van start gaan. De migranten of bepaalde etnische groepen worden tot onderwerp van de verkiezingen gemaakt. De ongebreidelde harde toon die bepaalde politici beginnen aan te slaan waarmee ze denken dat hoe harder ze roepen des te meer stemmen ze binnenhalen. De ethiek en esthetiek in de politiek waar ik aan gewend was gaat …
Het geluk in het leven is iets waar iedereen op zoek is. Mensen voelen zich (on)gelukkig op het moment dat er de (ont)koppeling met de leefcontext is. De individuen, gemeenschappen die de ontkoppeling meemaken, leven naar binnen gekeerd en geïsoleerd. Zij leven gemarginaliseerd en kunnen ontwikkelingsachterstand hebben. De kwaliteit van de leefomgeving is bepalend voor de mate waarin de verbondenheid tot stand komt. Het voorzien in de basisbehoeftes als veiligheid, relatie, succes ervaringen is in het geval van verbondenheid erg …
Kahvaltı tabağımı alıp ‘günaydın’ dedikten sonra çapraz karşısına oturdum. Paşa, tabağına yumulmuş ve çevreden ilişkiyi kesmişti. En azından ben öyle sanıyordum. Birden başını kaldırdı, yeşil gözlerle bir ‘Kadir İnanır bakışı’ attıktan sonra, ekabir bir tavırla, ‘ Muzaffer Amca, kalk sen oradan. Oraya Ertan oturacak’ dedi. Paşa şimdilerde 15 yaşlarında otistik bir delikanlı. Eğip bükmeden, diplomasiye gerek görmeden maskesiz bir tavırdı bu. Paşa’ya karşı gelmek her babayiğidin harcı değil. ‘Olur gurbanım’ deyip hemen yerimi değiştirdim. Otistik çocuklar yalan söylemezler, sosyal ilişkilerdeki …